logo-beyaz-kucuk
BEZMÂRA TOPLULUĞU
bezmara-toplulugu

Bazılarının yeryüzünde ikinci bir örneği olmayan çalgılarla, erken Osmanlı musikisine ait örnekler icra eden Bezmara topluluğu, “günümüz müzisyenlerinin el atmadığı eski nota albümlerindeki eserleri, bestelendikleri dönemlerin çalgılarıyla seslendirme” projesinden doğdu.

Fikret Karakaya’nın bu projesi, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü’nün desteğiyle ve Amerikalı müzikolog Walter Feldman’ın değerli katkılarıyla hayata geçme imkanı buldu. Bugün hiçbir çalgı müzesinde veya koleksiyonunda bir örneği bulunmayan çeng, şehrud, Osmanlı saray kopuzu, metal telli kanun, armudi tanbur, yanaklı ud gibi sazlar minyatürlerin ve yazılı kaynakların ışığında tek tek yeniden yapıldı.

Bu sazların bir kısmı 300, bir kısmı 400 yıldır kullanılmıyordu. Nasıl çalındıkları konusunda da fazla ipucu yoktu. TRT İstanbul Radyosu’nda 16 yıldır kemençe çalan Fikret Karakaya, proje için çeng çalma tekniğini yeniden keşfetmeye girişti. Ünlü tanburi Birol Yayla, daha ilk eline aldığında kopuzu büyük rahatlıkla çaldı. Bu iki çalgı aynı dönemde bir arada kullanılmadığından, Birol Yayla toplulukta hem tanbur, hem kopuz çalmayı üstlendi. Neyzen Şenol Filiz’in üslubu bu eserlere zaten uygundu. Serap Çağlayan’ın modern kanundan sonra metal telli XVI. yüzyıl kanununa adapte olması uzun zaman almadı.

İstanbul Radyosu’nda 16 yıldır keman çalan Kemal Caba kemançe çalma konusunda kısa zamanda büyük başarı gösterdi. İstanbul Radyosu’nda ud çalan Osman Kırklıkçı çok geçmeden şehrud ile bütünleşti. Kanuni İhsan Özer, zaten bir süredir modern santur çalıyordu. Eski santuru çalmak ona daha kolay geldi. Blok flütçü Tugay Başar mistral gibi olağanüstü zor bir çalgı için yoğun bir çaba gösterdi. Kudümzen Kamil Bilgin eski usullere çabucak alıştı. Udi Akgün Çöl yanaklı udu hiç yadırgamadı.

Bu CD’nin kayıtları, Fransız Opus 111 firmasının çıkardığı, Topkapı Sarayı’nda kaydedilen Splendours of Topkapi albümümüzün kayıtlarından yaklaşık bir hafta önce, stüdyo koşullarında gerçekleştirildi. Ama sonuç, türlü nedenlerle dinleyici eline biraz daha geç ulaşabildi. İki albümümüz arasındaki fark, sadece kayıt yerinden değil, miksaj anlayışından da kaynaklanıyor. İlk CD’nin kaydına ve miksajına biz hiç müdahele etmedik; firmanın yöneticisi Yolanta Skura, bu işlemleri kendi zevk ve anlayışına göre yaptı. Elinizdeki albümde ise bizim kayıt ve miksaj zevkimiz yansıyor. Stüdyo işlemleri sırasında Şenol Filiz ve Birol Yayla büyük özveri gösterdiler. İkisini de, ama özellikle kayıtlar sırasındaki insanüstü çabasından dolayı Şenol’u burada teşekkürle anmalıyım.

Kantemir tarafından notaya alınmış, 300 yıldır seslendirilmeyen eserler üzerinde 1996’dan beri çalışan Bezmara, 1998 yılı içinde, biri Fransız Sarayı’nda, biri de Topkapı Sarayı’nda olmak üzere beş konser vermiştir. Topluluk, repertuvarını genişletmeye yönelik düzenli çalışmalarını sürdürmektedir.

Dinlediğiniz kayıttaki besteler, XVI. ve XVII. yüzyıl Osmanlı saz musıkisi repertuvarına aittir ve XVII. yüzyılın sonunda, Boğdan Prensi Dimitrie Cantemir tarafından notaya alınmıştır.

Paris’teki Sainte-Genevieve Kitaplığı’nın (Pantheon yakınında) taş cephesine, insanlık ülküsünü yücelten büyük insanlardan biri olarak, Leibnitz ve Newton’unkiyle birlikte adı kazılmış olan Cantemir, 1973 yılında, UNESCO’nun önayak olmasıyla, doğumunun 300. yıldönümü dolayısıyla dünyanın pek çok ülkesinde anıldı, kitaplarının yeni baskıları yapıldı.